1 Haz 2009

N


naciler: kurtulmuşlar, esenlik ve saadete kavuşanlar.
naçar: çaresiz.
nâdan: cahil, gerçek bilgisi olmayan, arif olmayan.
nagam: nağmeler, güzel sesler.
nâgehân: ansızın.
nail: erişme, ulaşma.
nakkaş: süsleme sanatkarı, usta.
nakş: resim.
nale: inilti.
nam: ad, ün, şöhret.
nan: ekmek, yiyecek.
name: mektup.
namlı namlı: öbek öbek, parça parça, bölük bölük.
nar: ateş.
nareste: küçük çocuk, ergenlik çağına varmamış çocuk.
narh: fiyat.
nas: insanlar.
nasuh: bozmamak üzere tövbe eden adam, bu çeşitten tövbe.
naşı: engel, kötü kişi, mezhepten dışarı adam.
naşi: hain, kötü kişi.
nazar: bakış.
nazar eylemek: bakmak.
nazenin: nazlı
necaset: pislik, insan tersi.
necât: kurtuluş.
necm: yıldız.
nef: fayda.
nefes: Bektaşîlerin, halk tasavvuf ozanlarının tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiir.
nekbet: uğursuz, ahlaksız.
nekes: cimri, eli sıkı.
nen: ninni.
neng : ayıp, utanılacak şey, ar ve hayâ.
ner: erkek deve.
nerban: deveci.
neste: nesne, şey.
neva: ses, seda.
nevat: sevinç, şenlik.
nevaz: okşama, taltif.
nevcivan: genç.
Nevruz: Eski bir İran takvimine göre yeni yılın ve ilkbaharın başlangıç günü, 22 Mart.
nigar: resim, güzel, sevgili.
nihan: gizli.
niheng: timsah.
nikap: yüz örtüsü, peçe
nisar: saçan, saçıcı, saçıp dökme.
nişe: niçin.
niza: çekişme, kavga.
nize: kargı, mızrak.
nöker: kul, hizmetçi.
nufte: meni, erlik suyu.
nusha: muska.
nuş: içen, içici, tatlı şerbet gibi içilecek şey, zevk ve sefa.
nuş eylemek: içmek, zevk ve sefa etmek.
nuşin: lezzetli, tatlı.
Nuşirevan: Nuşirvan : İran'da Milâdi (531 - 579) tarihleri arasında hükümdarlık etmiş Sâsâni padişahı olup adâlet ve doğruluğu ile meşhur olmuştur.
nübüvvet: peygamberlik, nebi olmak, nebilik, Allah'ın emriyle görevli olarak insanları doğru yola çevirmek.
nüsha: yazılı, yazılmış şey, yazılı bir şeyden çıkarılan suret.
nüzul: inme